10 BALIKESİR
SARIKIZ EFSANESİ
Sarıkız, Çanakkale iline bağlı Ayvacık’ ın bir köyünde ailesi ile
yaşarken, küçük yaşta annesi vefat eder. Babası sarıkıza “biliyorsun anneni çok
severdim, burada çok hatırası var, anneni unutmam zor oluyor. Buradan
göçelim” der ve Kaz Dağlarının eteğindeki Güre köyünün yakınlarındaki
Kavurmacılar köyüne gelerek yerleşirler. Burada çobanlık yaparak geçimlerini
temin ederler. Köyde çok sevilirler. Köyün yaşlıları, gençleri sarıkızın
babasına akıl danışırlar. Köylüler onun ermiş olduğunu düşünürler. Aradan
yıllar geçer Sarıkız büyür güzel bir kız olur. Babası da yaşlanır. Aklında hep
hacca gitme fikri vardır. Hacca gidebilmek için namazında niyazında sürekli
Allah’a yalvarır. Sarıkız babasının bu isteğini yerine getirmesi için onu
teşvik eder. Babasına artık büyüdüğünü kendisine bakabileceğini, daha fazla
yaşlanmadan hacca gitmesi gerektiğini söyler. Babası kızını komşusuna emanet
eder, hacca gider. O zamanlar hacca gitmek şimdiki gibi değil, belki altı ay,
belki de daha fazla, yaya gidiliyor.
Babası
hacca gittikten sonra, köyün delikanlıları, Sarıkıza talip olurlar. Sarıkız
hiçbirine yüz vermez. Onlarda dedikodu yayarak Sarıkıza iftira ederler.
Baba
hacdan dönünce kimse yüzüne bakmaz, selamını almazlar. Sarıkızı teslim ettiği
komşusuna bunun sebebini sorduğunda, Sarıkızın kötü yola düştüğünü söyler. Baba
günlerce düşünür. Adet olan hac hayrını da yapamaz. Köyde yaşayabilmesi için
namusunu temizlemesi gerekmektedir. Fakat çok sevdiği kızını öldürmeye kıyamaz.
Yanına aldığı birkaç kazla, kızını, Kaz Dağının zirvesine götürüp oraya
bırakır. Orada yabani hayvanlara yem olacağını düşünür.
Aradan
yıllar geçer. Bayramiç tarafından gelen yolcuların dağda yollarını
kaybettiklerinde, darda kaldıklarında kendilerine sarı bir kızın yol
gösterdiğini, yardım ettiğini söylerler. Kazlarının olduğunu, hatta bunların
bir gün Bayramiç ovasına inerek çiftçilerin mahsulüne zarar verdiğini,
köylülerin bu durumu sarıkıza söylemeleri üzerine, Sarıkızın eteğine doldurduğu
taşları saçarak, bir avlu oluşturduğunu, kazlarında artık aşağılara inmediğini
söylerler. Kaz avlusu diye anılan bu alanın duvar kalıntıları günümüzde bile
gözükmektedir.
Bu hikâyeleri dinleyen baba, bunun Sarıkız olabileceğini düşünür. Dağın yolunu
tutar, zirveye vardığında, duvarlarla çevrili kazların bulunduğu bir alanla
karşılaşır. Kızını bugün sarıkız tepe diye anılan yerde bulur. Sarıkız,
babasını gördüğüne sevinir. Ona saygı gösterir, hürmet eder. Babası namaz
kılmak için abdest almak ister. Sarıkız, abdest alması için babasının eline su
döker. Babası suyun tuzlu olduğunu söyler. Sarıkız aceleden yanlışlıkla
denizden aldığını söyler ve testisini vadilere doğru uzatır. Yeni doldurduğu
suyu babasının eline döker. Babası buz gibi tatlı suyu tadınca kızının erdiğini
anlar. O sırada siyah kara bir bulut gökyüzünü kaplar, Sarıkız kaybolur. Babası
kızının erdiğine, sırrının açığa çıkması nedeniyle de kaybolduğuna kanaat
getirir. Kızına iftira edildiğini anlar ve köylülere beddua eder. Bugün
Kavurmacılar köyünde yaşayan kimse kalmamış, muhtar, köy mührünü, yaşayan kimse
kalmadığı için Kaymakamlığa teslim etmiş ve köyün adı kütükten silinmiştir. Sarıkızın
babası üzüntü ile tepelerde dolaşırken bugün Baba tepe denilen yerde ölür. Yöre
halkı Sarıkıza ve babasına dağın yassı taşlarını üst üste koyarak mezar
yaparlar. Sarıkızın mezarının olduğu tepeye Sarıkız tepe, Babasının bulunduğu
tepeye Baba tepe derler. Yöre halkı her yıl ağustos ayında Sarıkızı ve babasını
anmak için buralara çıkarlar.
Yorum gönder