76 IĞDIR
Melekli Şahmaran Efsanesi
Yöre halkının inanışına
göre, yılanların şahı Şahmaran, ve bütün yılanlar ığdırın Melekli Kasabası
Kültepe Deliktaş mevkinde yaşarmış. Hükümdarları Şahmaran ise gözleri
kilometrelerce uzağı görebilen, üstün niteliklere sahip bir yaratıkmış.
Söylenceye göre Bir gün Atabey adlı bir genç arkadaşlarıyla Şahmaran tepe
etrafında yürürken bir kuyuya düşmüş kuyuda yaşayan yılanlar Atabeyi hemen
alırlar kuyunun dibinde bulunan Şahmarana götürürler, Şahmaran Atabeyle biraz
konuştuktan sonra yılanlara onu öldürmesini emreder fakat Atabeyin çok
yakışıklı olduğunu hisseden ve yılanlara karşı cesurca direnişini gören
Şahmaran Atabeyi affeder fakat ebedi olarak kuyuda onunla yaşaması ister, gel
zaman git zaman Atabey kuyuda yaşamaktan sıkılmaya başlar ve Şahmarandan onu serbest
bırakmasını ister Şahmaran ise bunu asla kabul etmez çünkü Atabeyi serbest
bıraktığı anda insanoğlunun burayı bulacağını ve onlara zarar vereceğinin
bilincindedir, gün geçtikçe Atabeyin güzelliğinin bozulduğunu ve serbest
bırakılması için yalvarışlarını gören Şahmaran artık dayanamayıp deliler gibi
aşık olduğu Atabeyi serbest bırakmaya karar verir ve bırakır. Atabey ise bu
kuyunun sırrını ve burada gördüklerini hiç kimseye söylemeyeceğine dair söz
verir ve kuyudan ayrılır, bu arada dönemin padişahı amansız bir hastalığa
yakalanmıştır ve onu bu hastalıktan kurtarmanın tek yolu yılanların şahı
şahmaranın etinin suyunu kaynatıp içmekten geçermiş, baş Vezir ise padişahın
hastalığına en çok sevinenlerden biriymiş, çünkü onunda en büyük arzusu
Şahmaran’ı bulmakmış. Şahmaran’ı bulup onun etinin suyunu içerek bilgiye
kavuşmak ve böylece saraydaki hakimiyeti eline geçirmekmiş, padişahın baş
veziri Atabeyin Şahmarandan haberdar olduğunun hissediyormuş, bu yüzden baş
vezir Şahmaran’ı bulmak için padişahtan hemen izin istemiş padişah ise amansız
hastalıktan kurtulup eski gücüne kavuşmak için hemen baş vezirine yetki vermiş,
baş vezir ise Atabeyi gidip evinden aldırmış ve haftalarca işkence yaptırarak
Şahmara’nın yerini söylemesini istemiş, Atabey ise konuşmamakta ısrarlı olunca
vezir demişki bak Atabey biz Şahmaranı istemiyoruz padişahımız amansız bir
hastalığa yakalanmış bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu bir bitkide saklıymış
var git ona söyle o bitkinin hangi bitki olduğunu desin bize Atabeyde buna
inanmış ve tutmuş kuyunun yolunu Kuyunun yanına vardığında, vezirin askerleri
yakalamışlar Atabeyi Meğer Atabey takip altındaymış. Atabeyi alarak Sarayda
bekletmişler. Beklerken ölüp ölüp dirilmiş. Ama son pişmanlık fayda etmezmiş.
Şahmaran’ı altın bir tepside getirmişler. Başı gururlu ve dimdikmiş
Şahmaran’ın. Atabeyden başka kimseye bakmıyormuş. Gözleri sadece ve sadece ona
kilitliymiş. Bir süre sessizlik olmuş. Ve sonra Şahmaran dile gelmiş -”Ben sana
bu topraklarda Aşk ölümünedir demiştim. Ve zayıf olan ölümü hak eder. Benim
zayıflığım sana aşık olmamdır maalesef. Sen bana, ben de yılanlara ihanet etmiş
oldum böylece. Başımın suyu zehirlidir. Bilgi kuyruğumdadır. Ceza istiyorsan
zehirimi iç. Demiş Atabey’e Bu sözlerden sonra Şahmaran oracıkta kesilmiş. İki
ayrı kazan kaynamış. Zehir kazanı ve bilgi kazanı. Vezir Şahmaran’ın sözlerini
dinleyerek kuyruk suyunu dikmiş başına. Atabey ise ölümden başka bir şey
düşünmeden zehir dolu tası içmiş. Vezir, hemen yıkılmış, vücudunun her yerinden
kanlar fışkırmaya başlamış. Atabey, içindeki yangının azar azar söndüğünü
hissetmiş ve yavaşça çıkmış gitmiş saraydan. O günden beridir, o topraklarda,
yoksul halkın arasında bir lokman hekim olarak almış yürümüş Şahmaran.
Yorum gönder