65 VAN
Akdamar Efsanesi
Van Gölü’nün
güneydoğusunda yer alan, uzunluğu 1,5 km, genişliği 0,5 km olan Akdamar
Adası’nın ismiyle ilgili şöyle bir efsane anlatılır: Çok eskiden Van’da bir
Keşiş yaşamaktaymış. Bu Keşiş’in dünyalar güzeli bir kızı varmış. Kız o kadar
güzelmiş ki, O’nu bir gören bin gönülden vurulurmuş. Bu güzel kızın ismi de
“Tamara” imiş. Bütün Vanlı delikanlılar Tamara’nın peşinde dolana dursunlar, Tamara
gönlünü yiğit mi yiğit, yakışıklı mı yakışıklı bir Türk gencine kaptırır. İki
sevgili gizli gizli buluşurlar. Bu buluşmalar bir süre devam eder. Sonunda iki
gencin aşkını Van’da duymayan kalmaz. Keşiş, kızını bu sevdadan vazgeçirmek
için ne kadar uğraşırsa uğraşsın başaramaz. Tek çare, kızını Van’dan
uzaklaştırmaktır. Van Gölü’nün en büyük adası olan Akdamar Adası’nda bir kilise
yaptırıp, kalan ömrünü kızıyla beraber bu adada geçirmeye karar verir. Seven
iki kalbi birbirinden ayırmak mümkün mü? Tamara ile Türk gencinin aşkları o
kadar yüce, o kadar engel tanımaz ki… Keşiş’in Tamara’yı Ada’ya hapsetmesi de
fayda vermez. İki genç, anlaşırlar. Delikanlı, her gece kıyıdan yüzerek Ada’ya
çıkacaktır. Bu arada Tamara da sevgilisine adayı bulabilmesi için fenerle
işaret verecek, O’na yardımcı olacaktır. Dedikleri gibi yaparlar. Delikanlı,
yaz demez, kış demez, fırtınaya, dalgaya aldırmaz, her gece yüzerek Ada’ya
çıkar. Sabaha kadar Tamara ile birlikte olurlar. Gün ışımadan da tekrar yüzerek
geri döner. Bir zaman sonra Keşiş, iki gencin buluştuklarını öğrenir. Bir gece,
kızın bıraktığı işaret fenerinin yerini değiştirir. Feneri, keskin ve sivri
kayalıkların bulunduğu bir tarafa bırakır. Tamara da Delikanlı da kurulan
tuzaktan habersizdirler. Delikanlı her zaman olduğu gibi yine kıyıdan suya
girer, Ada’dan görünen ışığa doğru yüzmeye başlar. Şanssızlık bu ya, o gece,
hem çok karanlık, göl de aşırı dalgalıdır. Delikanlı yüzer, yüzer, yüzer…
Kollarında derman tükenir. Işığa doğru yüzdükçe ışık uzaklaşır sanki. Dalgalar
daha da kudurur. Kuvvetli bir dalga, gücü tükenen delikanlıyı yükselttiği gibi
sivri ve keskin kayalara çarpar. Her tarafı parça parça olan delikanlının,
gölün karanlık sularına gömülürken : “Ah Tamara, Ah Tamara!…” feryatları,
kayalıklardan yankılanarak Tamara’ya kadar ulaşır. Artık Tamara’ya dur olur mu?
O da gözünü kırpmadan kendisini azgın dalgaların kucağına bırakır ve kaybolur.
Böylece, yaşarken bir araya gelmeleri engellenen iki genç, sonsuza kadar
sürecek beraberliklerine, Van Gölü’nün lacivert sularının derinliklerini mekân
seçerler. Bu acıklı sonun yaşandığı adanın ismi de o günden sonra “Ah Tamara”
nın değiştirilmesi ile “Akdamar” olur.
Yorum gönder