“Alabanda Kralı’nın çok
güzel bir kızı vardır. Herkesin gözü bu güzel kızdadır. Alabandalı iki sanatçı
kıza talip olurlar ve kraldan isterler. Kral birisine kente su getirmesini,
ötekine de senato binasını yapmasını söyler. Ancak ikisinin de aynı anda işe
başlamalarını, üstlendikleri işleri önce kim bitirirse kızı ona vereceğini bildirir.
İki sanatçı büyük aşkları uğruna her güçlüğe göğüs gererek heyecanla işlerine
başlarlar. Suyu getirecek olan o kadar hızlı çalışır ki, işinin bitimine ramak
kala daha ötekininki yarıyı bulmamıştır. Normal koşullarda kızı alamayacağını
anlayan ikincisi kendine göre plan uydurur. Büyük para ver mücevherat vererek
aracılar bulur. Aracı büyük bir yalan düzer. Doğruca suyu getirecek olana
gider. Senato binasının çoktan bittiğini, dolayısıyla kızın mimara verildiğini
söyler. Suyu getirecek olan, büyük şaşkınlık içinde bir an duraklar. Dolu dolu
olan gözlerinden sızan yaşlar, yanaklarından aşağıya, titrek dudaklarına
iniverir. Biran nerede olduğunu ne yaptığını bilemeyecek hale gelir. Sonra
kalkar doğrulur. Etrafına, bir şey ararcasına bakınır. Sonra yerde yatan
balyozunu alır, havaya fırlatır. Balyoz daha havada iken altına dikilir. Hızla
inmekte olan balyoz adamı paramparça eder. Bir başka söylentiye göre de adam
kendi yaptığı İncekemer’ den aşağıya atlayarak intihar eder. Böylece rakipsiz
kalan mimar kızı alır. O günden beri senato binasına Kızlar Hisarı
denilmektedir.”
Yorum gönder