Sincanlı ilçesine bağlı Düzağaç köyünde kaynayıp coşan bir pınar vardır.
Söylendiğine göre bu pınar, Anadolu’nun Türkleşmesi sırasında ulu kişilerin
başında konakladıkları bir suymuş. Bu yüzden adına Erenler Pınarı denilirmiş.
Şifalıymış, temizmiş, debisi yüksekmiş. Çevresinde çayırlar, çimenler, ağaçlar
yetişirmiş. O suyun yanında Düzağaç köyü kurulmuş. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nı
kaybetmesinin ardından İzmir’e çıkan Yunanlılar, Anadolu’nun içlerine doğru
ilerlerken, Düzağaç köyünü de işgal etmişler. Düşmanın bir taburu köye
yerleşerek karargâh kurmuş.
Yüzyıllardır çağlayıp coşan, köylülerin su ihtiyacını karşılayıp şifa
dağıtan Erenler Pınarı, işgalle birlikte mateme ve karalara bürünen köy halkı
gibi üzerini sazlarla ve otlarla örtmüş, kendini gizlemiş. Anadolu’yu
Türkleştirmeye gelen alperenlere coşarak, çağlayarak verdiği suyunu, esirgemiş
işgalci Yunanlılardan. Bir damlasını bile vermemiş.
Büyük Taarruz başlayıp Türk
askerleri düşmanı Dumlupınar taraflarına sürdüğü zaman Erenler Pınarı da
otlardan, sazlardan arınmış, ayna gibi, temiz, pırıl pırıl suyuyla karşılamış
Türk askerlerini. Askerler kana kana içmişler Erenler Pınarı’ nın suyundan.
Suyu içen askerler çağlayıp coşmuş, düşmanı önlerine kattıkları gibi İzmir’e
kadar kovalayıp denize dökmüş. Askerler içtikçe su çoğalmış, bir değirmeni
çevirecek kadar büyümüş. Suyun ayağına değirmenler kurulmuş. Yakın zamana kadar
çalışan değirmenler, sanayinin ilerlemesiyle yıkılmış, harap olmuş.
Yorum gönder